11 Kasım 2011 Cuma

Benden sonra öptüğün dudaklar zehir olsun,sen benim değilsen...

Ayrılık,tek nefeste söylenecek kadar kısa ama içimizde bir ömür saklanacak kadar uzun...Senden de ayrılmak kelimece kolaydı,teoride kolaydı,seni görene kadar çok kolaydı...Seni görmeseydim yoklar mıydı bu yüreğimin ağrısı hiç beklememiştim karşımda seni görmeyi,hiç ummamıştım...Seni ne çok özlemişim,içinde nedenlerini saymakla bitiremeyeceğim kadar çok anlam saklayan bir kelimeydi bu...Seni unuturum sandım,ne kadar çok yanılmışım sen orada öylece bana bakarken kelimeleri tek tek çıkarmak ağzımdan öylesine zordu ki....Yüreğimin içinde ben nefes aldıkça batan şeyler vardı..Sanırım çok fazla cam parçası yuttum zira ondan dolayı nefes aldıkça içim acıyor.Ayrılık üzerine binlerce şey söylenebilir,şarkılar dinlenebilir ama hiç birisi içinizdeki acıyı dindirecek gerçeklikte değildir.

Ayrılık tıpkı falçatayla elinizi kesmek gibidir...Daha önce elinizi onunla hiç kesmediyseniz bilemezsiniz o acıyı...Başta acımaz canınız,hatta kanamaz,oh dersiniz kurtuldum çünkü elinizde hiç bir şey yoktur;sonra birden bir sızlama hissetmeye başlarsınız. O incecik deride bir sızıntı,sonra acı acı yanmaya başlar eliniz bazen kanayabilir de ama çok az akar. Elinizde küçük ama sızısı dinmeyen bir yaraya neden olur o falçata,geçmesini beklersiniz bant sararsınız ama dinmez.Elinizi suya tutsanız o incecik yara tekrardan aynı acıyla başlar sızlamaya,hiç beklemediğiniz gözünüzde küçültüğünüz o falçata canınızı yakar yakar,siz ne kadar çabuk iyileşsin istesenizde o ancak zamanı geldiğinde iyileşir.Şimdi sende elimde tuttuğum bir falçata gibiydin,ellerim arasından kaydın içimi kanattın...Düşerken ellerimden sol tarafıma bir çizik attın ve ardına bile bakmadan gittin...Ben ne kadar onu bantlasamda,sarıp sarmalasamda dinmiyor acısı...İnce ince sızlıyor içim,yakıyor....Bende bıraktım artık o acıyı bantlamayı,zamanla kabuk bağlayıp sonra o kabukl birlikte gideceksin...Ne bir iz kalacak senden, ne de bir hatıra,sen de benim anılarımın arasında kalacaksın...Ara sıra yoklayacaksın belkide o kadar,gerisi geçmiş gerisi sadece sadece güzel anılar...

Sarılırken sana son defa ellerimle sıkı sıkı tutarken hiç gitme istemiştim,belki orada öyle kalırsam hep benimle kalacağını mutlu olacağımızı düşünmüştüm...Oysa ne kadar yanılmıştım,sen gitmeye o kadar hazırdın ki seni ne kadar sarıp sarmalasamda ellerimin arasından kayıp gittiğini göremeyecek kadar kördüm.Seni hala seviyorum,sövsem de sana sinirden arkandan küfür etsemde neticede seviyorum.Korkmadan,kaçamadan diyebildiğim tek şey bu sanırım''seviyorum''elimden başka bir şey gelmiyor,yapabildiğim tek şey seni sevebilmek.Son kez yanından ayrılırken acaba sende üzüldün mü,beni son kez göreceğini bile bile beni otobüse bindirirken elimi bırakırken acaba seninde için yandı mı,arkamdan el salladın mı?Bana gerçekten veda edebildin mi?


**Ayrılık acısı denilen şey evlat acısı gibi zamanla bile olsa geçmiyor...Ayrılık onun yerine başka bir yüz,silüet koyacağınız zamana kadar sizi bırakmıyor.Sadece zamanla herşey gibi acılarımızı da unutuyoruz o kadar...

9 Kasım 2011 Çarşamba

Midem bile bana isyan ediyor,kimseye sözüm geçmez...

Dün uzun süren yorgunluktan sonra eve geldim taşınmak ne zor imiş;toplaması bir dert yerleşmesi ayrı bir dert nese eve geldim,dinlendim falan bayram ama ben hala bayramın farkında değilim. Arkadaşım aradı,hadi çık gezelim,dedim tamam. Bindik metrobüse gidiyoruz,o havadan sudan bahsediyor ben ise süpermanimden ona yaptıklarımdan,keşkelerimden bunu hakettiklerimden bir daha yüzüme bakmayacak diyorum,aramaz diyorum offf sildi gitti beni diye söyleniyorum tıkış tıkış otobüste,arkamdaki kadın resmen üstüme yatıyor durup aa yeter demek yerine aşkımın derdine düşüyorum ondan o kadar bahsettim ki evren de sanırım sinyal geldi''müsait misin?'' dedim Allahım sesimi duydum,biliyorum onu bana geri vereceksin biliyorum kudretinden sual olunmaz yarab derken dur lan bir dakika ben müsait miyim,yanımda arkdaşım gidecek miyim diye bana bakıyor karşıya giden otobüs beni bekliyor arafta kaldım resmen geleceğim için önümde iki seçeneğim vardı; ya yoluma devam edip karşıya geçmek ya da gidip onunla görüşmek.Ki onunla görüşmek için bile emin değildim,arkadaşımın gözünün içine bakıyorum bana bir akıl versin diye nefesim kesilmiş,bacaklarım titriyor o an orada bayılacaktım neredeyse... Canım arkadaşım ya sağolsun tuttu,götürdü beni oraya kadar çıktık metrobüsten gittik avmde beni beklediği kafeye...

O konuştu ben de dinledim çoğunlukta her zaman ki gibi, sonra bir çırpıda içimdekileri söylüverdim. Sustum,sadece sustum.. Sonra işi vardı kalktık,yürüdük sonra dumanlı havanın yerinin içimde endişe kapladı o artık gidiyordu ve ben de son kez yanında yürüyecektim. Yolun sonuna geldik,elini uzatmak istedi bir arkadaş gibi vedalaşmayı tercih etti. Durdum ona baktım sadece son bir kez sana sarılmak istiyorum dedim,durdu olmaz der gibi baktı açtı kollarını sarıldım son kez doyasıya,bırakmak istemedim ellerimin arasından ayrılıp gitmesine dayanamadım,onu hala sevdiğimi söylerken ağlamaya başlamıştım bile arkamı döndüm gidiyordum kolumu tutup dur dedi o var ya bana sarılmasını çok isterdim ama olmadı son kez ağlayarak yüzüne baktım ve gittim.O an nefes alamadığımı hissediyordum,bir şey içimde boğazımı sıkıyordu. Başım dönüyordu,nereye gittiğimi bilmeden hızlı hızlı yürüdüm bir süre sonra oturdum bir bankete nefes almaya çalıştım. Durdum kafamı toplamaya çalıştım,arkadaşımı aradım ve onların yanına gitmeye karar verdim.Bindim,gittim otobüse o avrupa yakasının bir ucuna giderken,ben de aynı sırada anadolu yakasının bir ucuna bir şehirde iki ayrı noktaya doğru yol alıyorduk. Bütün bir yol boyunca onu ve kendimi düşündüm aklımdan defalarca biz gittik dedim,o yok gitti ve bitti dedim ağladım,ağladım bütün yol boyunca gizli gizli,sessizce. Arkadaşlarımın yanında gözlerim doluyor yukarıya bakıp,geçmesini bekliyorum.Dayanamıyorum içimden bağıra bağıra ağlamak geliyor ama susuyorum sesizce...Kalktık,gittik sahile sessiz ve upuzun bir sahile karşımda tüm karanlığın ihtişamıyla duran bir deniz vardı. Baktım,baktım ben onu ne çok seviyorum,özlüyorum diye ağlamaya başladım. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum,ağladıkça ağlıyordum.O kadar çok ağlayıp kendimi sıkmıştım ki kendime geldiğimde başım,bedenim her yerim ağlıyordu...Yolda eve gelirken o kadar yorgun,bitkin bir halde geldim ki sızıp uyumuşum. Derken 1- 2 saat sonra mide bulantısıyla uyandım,uyumadan önce içtiğim ilaçlar midemi zehirlemişti sanırım. Kusmaya da meyilli bir halim var hemn bişi olsun kusarım hiç zorlanmam baktım kusacağım gittim lavaboya kusmaya,tam geçti bitti diyorum hoop tekrar uyumak için içtiğim ilaçlar uyutmadı bütün gece beni,sesime uyanan ablam ne olduğunu anlamaya çalıştı,günlerdir doğru dürüst bir şey yememiştim hatta yemek yemiyordum bile...Sonra ne olduğunu anlattım,ilaç içtiğimi falan sağolsun yardım etti,çıkardım ne var ne yoksa yıkadık bir güzel uyudum sonrada bir afiyetle o karın ağrısıyla uyudum sonrasında. Anladım ki kimseye sözüm geçmiyor,midem bile istemediği şeyi geri atıyor...Ben hala onun aşkından ölüyorum,hiç kimseyle görüşmüyorum artık ya eskisi gibi olacağım ya da yok olacağım.

Siyam ikizi olduğunuz sevgiliyle iki yabancı gibi konuşmaktı sanırım ayrılık. Aslında her şeyini bildiğin ama yeni tanışmış gibi olman.